Ömrünü İslam bilim tarihine adayan Prof. Dr. Fuat Sezgin, “2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı” kapsamında Gaziantep Üniversitesi tarafından düzenlenen İslam Tetkikleri ve Fuat Sezgin: Yöntem, Yaklaşım ve İçerik konulu Uluslararası İlmi Toplantı’da GAÜN Mavera Kongre ve Sanat Merkezi’nde anıldı.
O’NU MEYDAN OKUYUŞLARIYLA HATIRLIYORUZ
Toplantının moderatörlüğünü yapan GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, Cumhurbaşkanlığı’nın 2019’u Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı ilan ettiğini belirterek başladığı açılış konuşmasında “Fuat Sezgin size ne anlatıyor dediğinizde aklıma çok önemli iki şey geliyor. Birincisi meydan okuyuşudur. İslam Dünyası’na meydan okudu. Arkasından Batı dünyasına meydan okudu” dedi. Prof. Dr. Sezgin’in İmamı Buhari’nin Hadisi şeriflerin rivayetlerle esas olduğu fikrini tamamen reddederek, onların sözlü değil tam tersine yazılı kaynaklardan oluşturulduğunu söyleyecek kadar meydan okuduğunu vurguladığını, bu şekilde de çok önemli bir gerçeğin gün ışığına çıkarılmasını sağladığını belirttiği konuşmasının devamında şöyle dedi: “Bu bir ilkti. Yeni bir hadis kritiği yaptı. Diğer taraftan, Batı dünyasına büyük bir meydan okuyuş. Özellikle baskıcı, yok edici sömürücü, oryantalist bakış açısına tam tersine oksidental bir bakış açısıyla meydan okudu. Bunu da, Avrupa’nın en merkezi noktasında yaptı. Ama, tevazudan bir şey kaybetmeden ilmin en deruni noktalarında hikmeti de birleştirerek toplumla bütünleşip İslam dünyasını yeniden umuda gark etti. Maalesef öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, tarih boyunca medeniyetler birbirini silsile halinde takip eder asla bir kesinti yoktur ve medeniyet hiçbir toplumun malı değildir. Toplam bir üründür. Biz böyle değerlendiriyoruz.”
BURADAN HOCAMIZI TANIYARAK ÇIKACAKSINIZ
Fuat Sezgin İslam Bilim Tarih Araştırmaları Vakıf Başkanı Mecit Çetinkaya da, 2019 yılının Fuat Sezgin Yılı ilan edilmesi nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ile başladığı konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu yıl, Fuat Sezgin’i anma, yad etmek, bilmek, öğrenme açısından çok faydalı bir yıl oldu. Buradan ayrılırken eminim ki, hocamızın söylemiş olduğu şu önemli cümleyi çok daha idrak etmiş olacaksınız. Hocam diyor ki, ‘Müslümanlar bilimler tarihindeki muazzam yerlerini bilmedikleri için, ya da yanlış bildikleri için Avrupalılar karşısında büyük bir aşağılık duygusu içindeler. Benim amacım, onlara atalarının tarihteki muazzam yerlerini göstermek ve öğretmektir.’ İşte buradan çıkarken hocalarımız size bu aşağılık kompleksinden Müslümanların nasıl kurtulduğunu, aşağılık kompleksine nasıl girdiğini, nasıl çıktığımızı ve ileriye dönük neler yapacağımızı çok iyi öğreteceklerdir” diyerek, konuşmasının devamında Fuat Sezgin’in özel hayatından kesitler sundu.
İSLAMİYET’İN AYDINLANMAYA İHTİYACI YOK
Frankfurt Goethe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özsoy ise, “Fuat Sezgin’in Entelektüel Mirası Işığında Almanya’da İslam Araştırmaları ve İslam İlahiyatı” konulu sunumunda, Prof. Dr. Sezgin için İslamiyet’in insanlık tarihine erken bir aydınlanma olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Özsoy sözlerine şöyle devam etti: “Bu aydınlanma kavramı maalesef dinsel söylemimizde yani aydınlanmanın batıdaki algılanış biçimi dindar kesimler nezdinde algılanış biçiminden kaynaklanan aydınlanma dinin geriletilmesiyle gerçekleştiği için batıda dindarların biraz kuşkuyla baktığı bir süreç, aşama. Bu refleksi bizim Müslüman dindarlarda biraz sorgulamalısınız. Bundan kaynaklanan sicili bozuk bir kavram. Çünkü hocamızda bu kavramı kullanıyordu. Bu kavramı kullanmak gerektiği kanaatindeyim. İslamiyet’in Orta Çağı yaşamadığı için batıda olduğu gibi bir aydınlanmaya ihtiyacı yok. Ama, İslamiyet Kur’an vahyiyle birlikte erken aydınlanma yaşamıştır ve İslam’ın ilk asrındaki sosyal devrimleri ve ikinci asırdan itibaren ortaya koyduğu bilimsel başarılar ve devrimler de aslında bu aydınlanmanın Kur’an’ın aydınlatıcı mesajının yeryüzüne indiğini göstergesi olarak görürdü Hocamız.”
ONU DÜNYA TANIYOR
İslami İlimler Bağlamında Fuat Sezgin’in Yöntem ve Katkıları konulu sunumunda, Fuat Sezgin Hoca’nın Türk akademiasının gelişmesinin, yöntemlerinin içeriğinin nasıl olduğuna dair iyi bir örnek olduğunu belirten Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Dere de, Sezgin’in bir asırlık ömrünün her gününü verimli bir şekilde doldurduğunu anlattı. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in sadece Türkiye’ye ve İslam Dünyası’na değil, dünyaya zengin bir miras bıraktığını belirterek, “İslam araştırmaları ve bilim tarihi araştırmaları konusunda dünyada herkesin tanıdığı bir isim oldu” dedi. Sezgin’in öğrencilik hayatından itibaren Türkiye’nin yükseköğrenim ve araştırma konularındaki tarihinin de canlı bir şahidi olduğunu, sadece alanıyla ilgili somut çalışma ve eserler ortaya koymadığına işaret eden Dere, şöyle devam etti: “Fuat Sezgin hocamız yalnızca dünya çapında bilinen, Türkiye’nin gururu verimli bir ilim insanı değil, aynı zamanda bu coğrafyaya yeniden bir dinamizm vermek ve harekete geçirmek isteyen, onun tarihteki değerini ve kıymetini anlatmak isteyen ve bu konuda dünya genelindeki bir takım yanlış anlaşılmaları düzeltme çabasında olmuştur.”
GEÇMİŞTE VARDIK, GELECEKTE DE OLACAĞIZ
”Bilimsel Mirasımız, Gelecek Tahayyülümüz” konulu sunumuyla katılımcıları bilgilendiren Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersan Aslan ise, öğrencilere seslenerek, “Milli ve evrensel olarak yetişen, geleceği başkaları tarafından şekillendirilmeyen, tasarım ve Ar-Ge’yi bir hayat tarzı haline getirmiş, dünyanın aranan elemanlarından olan lider gençler olmanızı bekliyoruz sizden” dedi. Aslan, Türk İslam medeniyetindeki “Biz geçmişte çok fazla yoktuk” şeklindeki algının, Fuat Sezgin tarafından kırıldığını dile getirerek, “Hocamız şöyle diyordu: ‘Abbas ibn Firnas diye bir bilim insanı var, 800′lü yıllarda insanın uçabileceğini söylemiş. Ondan 600 yıl geçmiş 1400′lerde Hezarfen Ahmet Çelebi Galata Kulesi’nden kalkmış, Üsküdar’a konmuş. Bunlar teknolojik çalışmalar.’ Şu anda da baktığımızda kendi insansız, silahlı ve silahsız hava araçlarımızı üretiyoruz. Geçmişte vardık, şu anda varız, gelecekte de olacağız. Çünkü hocamız, ‘daha önce başarmışsınız, yine başarabilirsiniz’ diyor.”
FUAT HOCA BİR MODELDİR
Emekli Vali Adnan Yılmaz da, ”Bilimler Tarihi Dostu Prof. Dr. Fuat Sezgin” sunumunda; Prof. Dr. Fuat Sezgin’in ilim anlayışı, ilme yaklaşımının çok farklı olduğunu belirterek şu sözlerle devam etti: “O bir modeldir, Müslüman tipinin en güzel örneklerinden biri Fuat Sezgin Hoca’dır. O’nun kendine güveni tamdı. Başarılı olabilmek için her şeyden önce aşağılık duygusundan kurtulmak gerektiğini, bu duygunun bir kanser gibi milletimizi kemirip bitirdiğini söylemesi onun kendine ne kadar güvendiğini gösteriyordu. Bu sebeple İslam Alemi kendisine minnettardır. O öncü ve ufuk insanıdır, baş tacımızdır, medarı iftiharımızdır. Koskoca bir İslam Medeniyetini öğrenmemiz için çok büyük bir çığır açmıştır.”
Toplantının sonunda, Rektör Prof. Dr. Ali Gür tarafından konuşmacılara plaket takdim edildi. İlahiyat Fakültesi’nde kurulan Fuat Sezgin Kütüphanesi de törenle hizmete açıldı.
PROF. DR. FUAT SEZGİN KİMDİR?
Bitlis’te 24 Ekim 1924′te dünyaya gelen Fuat Sezgin, İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsünde alanında en tanınmış uzmanlardan Alman şarkiyatçı Helmut Ritter’in tavsiyesi üzerine İslam bilimlerine yöneldi ve 1951′de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra Arap Dili ve Edebiyatı üzerinde doktora yaptı.
“Buhari’nin Kaynakları” konulu doktora tezini tamamlayan Sezgin, bu çalışmasıyla hadis kaynağı olarak İslam kültüründe önemli yere sahip Buhari’nin, bilinenin aksine sözlü kaynaklara değil yazılı kaynaklara dayandığı tezini ortaya attı.
Sezgin, Türkiye’de 1960′ta askeri darbenin iktidara getirdiği hükümet tarafından hazırlanan ve 147 akademisyenin üniversitelerden men edildiği listede kendi adının da bulunması üzerine Türkiye’den ayrılarak Frankfurt Üniversitesinde çalışmalarına devam etti.
İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne kadar sahasında yazılan en kapsamlı eser olan Arap-İslam Bilim Tarihi’nin ilk cildini 1967′de tamamlayan Sezgin, 17 ciltten oluşan eserin 18. cildini yazıyordu. Sezgin, Süryanice, İbranice, Latince, Arapça ve Almanca da dahil 27 dili çok iyi derecede biliyordu.