Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı tarafından, Üniversitemiz Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’nda “Öntürklerden Günümüze Karadeniz’de Türk Kültürü” konulu bir konferans düzenlendi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kemal Üçüncü, Üniversitemizde bulunmaktan çok mutlu olduğunu ve bu buluşmayı sağlayan Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun’a teşekkürlerini iletti.
Gaziantep Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği çalışmalarla tüm Türkiye’ye çok güzel mesajlar verdiğini belirten Üçüncü, kültür bilimlerini anlatırken o coğrafya ile ilgili her şeyin araştırılması gerektiğini söyledi.
Türklerin 7. yy da ilk olarak Türk ismiyle sahneye çıktıklarında geriye çok güzel bir edebiyat bıraktıklarını vurgulayan Üçüncü, dillere destan bir geçmişimizin olduğunu kaydetti. Üçüncü, “Karadeniz bölgesi ülkemizin yüzde 18’ini kaplayan, bin 400 kilometrelik alana sahip bir bölge. Bu coğrafya tarihin her döneminde çok önemli bir yere sahip olmuş, pek çok topluluk burada yaşamıştır” diye konuştu.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nin Türk boylarının katman katman yaşadığı bir bölge olduğuna dikkat çeken Üçüncü, “Çok farklı medeniyetler burada yaşamıştır. Bu nedenle açan, haçan, koçan gibi bir kelimenin farklı farklı söyleyiş tarzları meydana gelmiştir. Hatta Türkler Anadolu’ya ilk geldiklerinde azınlıkları asıp, kestikleri söyleniyor. Hâlbuki birçok Türk Hıristiyanlığa inanmaları için zorlanmış, sonunda da bir kısım Türk Hıristiyan olmuş” ifadesinde bulundu.
Türklerin çok zengin bir mitolojiye sahip olduğunu söyleyen Üçüncü, “Nedense mitoloji denilince hemen ilk akla gelen Yunan Mitolojisi oluyor. Sanki dünyada başka hiçbir yerin mitolojisi yokmuş gibi düşünüyoruz. Aslında bizim çok geniş, zengin ve bir o kadar da önemli bir mitolojimiz var. Doğu dünyasının en güçlü metafiziklerinden biri Türk metafiziğidir. Batıya doğru yürüyüşümüz, şehirlerimizin batıya doğru genişlemesi, batı motifi bizim düşüncelerimizde çok önemlidir. Doğuş, üreme, kum, ağaç, ışık, gün, güneş bizler için ayrı bir önem ifade eder. Türklerin geçmişten bu yana tek tanrılı bir sistem içerisinde, metafizik ve felsefeyle geldiklerini görmekteyiz” şeklinde konuştu.
Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, Doç. Dr. Kemal Üçüncü’ye hediye takdim ederek şunları söyledi: “Hopa’dan başlayarak Karadeniz Bölgesini adım adım gezdim. Tabi buraları benim değerlendirmem mümkün değildi. Elbette ki, Türkiye her yeri önemli ve kıymetli olan bir yer. Doç. Dr. Kemal Üçüncü’de bu önemli coğrafyayı her yönüyle bizlere anlatarak aydınlanmamızı sağladı. Bilgiye sahipseniz gücü ve iktidarı kontrol edebilirsiniz. Eğer bilgiye sahip değilseniz bazı şeyleri yapmak güçleşebilir. Bizler tarihimizi, kültürümüzü en iyi şekilde araştırmak ve bilmek zorundayız. Kültür kodlarını kaybetmiş insanlar pek çok şeyini kaybetmeye mahkûmdur. Türk Milleti olarak o kadar güçlüyüz ki, ülkemiz üzerinde oynanacak olan bütün oyunların üstesinden gelebilecek yapıya sahibiz. Onun için biz Gaziantep Üniversitesi olarak sizlerin ufkunu açacak sohbetler gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Gaziantep Üniversitesi nerede, Karadeniz bölgesi nerede demeyin. Biz her yerde bir bütünüz. Atatürk’ün dediği gibi ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır’. Bu söz sadece askeri alanda değil her yerde geçerlidir. Ben Gaziantep Üniversitesi’ne iyi bir kaptanlık yapmaya çalışıyorum. Ama bir kaptanın iyi oyuncuları olmazsa, hiçbir şey olmuyor. Bu bir takım oyunudur. Buradan tüm takım arkadaşlarıma çok teşekkür etmek istiyorum. İyi bir takım oyunuyla iyi sonuçlar alacağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu.
Konferansın açılışında konuşan Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Müdürü Yrd. Doç. Dr. Ruhi Ersoy, “Güneydoğu’nun en büyük kentlerinden biri olan Gaziantep’te ve Gaziantep Üniversitesi’nde Türk Kültürünün harmanlanması olan ve Türkiye’nin kültür anlamında bütünlüğünün resmi olan bir aktivitenin gerçekleştirilmesi olarak yola çıktık. Buradan müzikle estetikle, folklor ile tıpkı Mustafa Kemal’in cumhuriyetin kurtuluşunda folkloru işe koşması gibi günümüzde birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde sanatın, musikinin ve halk danslarının diliyle bu mesajı üniversite olarak vermenin gerekliliği üzerineydi” diye konuştu.