Gaziantep Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “Nevruz Kutlamaları” çerçevesinde, Üniversitemiz Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’nda, “Türk Dünyasında Nevruz” konulu panel düzenlendi.
Panele; Gaziantep Vali Yardımcısı Mevlüt Kurban, Gaziantep Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Koruk, Genel Sekreter Ercan Eroğlu, çok sayıda akademik – idari personel ve öğrenci katıldı.
Panele; Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Elemanı Dr. Mustafa Gültekin, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencileri Türkmenistanlı Nur Muhammet Arazmedov, Kırgızistanlı Kiyalbek Minbaev ve Özbekistanlı Shahida Sobirova konuşmacı olarak katıldılar.
Nevruzun “Yeni Gün” anlamına geldiğini söyleyen Gaziantep Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi Öğretim Elemanı Dr. Mustafa Gültekin, “Geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Türk boyları bir kısmı bağımsız devletler halinde, bir kısmı çeşitli devletlerin egemenliği altında özerk bir yapıda, bir kısmı da başka milletlerin arasında azınlık statüsünde yaşamaya devam etmektedir. Bu farklı siyasi yapılar içerisinde yaşayan Türklerin ortak özelliği ise kültürel anlamda Altay’lardan Tuna’ya şeklinde ifade ettiğimiz kesintisiz yaşanmakta olan Türk Kültürüdür. Türkçede yeni gün anlamına gelen Nevruz sözcüğü, Türk bahar bayramını adlandırmak için kullanılan bir sözcüktür” ifadesinde bulundu.
Gültekin, “Nevruz Türk boyları arasında bugün küçük ses değişiklikleriyle adlandırılmaya devam etmektedir. Temelde bu bayram bilindiği gibi bir doğa olayına dayanmaktadır. Güneşin koç burcuna girdiği gün olan 21 – 22 Mart’tan itibaren dünyanın kuzey yarım küresinde yeni bir mevsimin başlamasıyla ilgilidir” diye konuştu.
Nevruz bayramının Özbek Türklerinin en eski bayramlarından biri olduğunu ifade eden Özbekistanlı Shahida Sobirova, “Nevruz kutlamalarında ateş kültü, doğa kültü, ve atalar kültü yan yanadır. Bu nedenle Özbekistan’daki nevruz kutlamalarının hemen her aşamasında ateş, doğa ve atalarla ilgili uygulamalar yer alır. Tarih boyunca Türklerde ateşin önemli bir yeri olmuştur. Ateşin her şeyi temizlediğine, kötü ruhları kovduğuna inanılmış, hastalıklardan korunmak için girişilen arınma işlemlerinde ateşten yararlanılmıştır. Bu nedenle Nevruz gecesinde yani 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlayan gece ateş yakmak Özbekistan’daki eğlencelerin ayrılmaz bir parçasıdır” şeklinde konuştu.
Nevruzun Kırgızistan’da 2 bin yılı aşkın süredir kutlandığını belirten Kırgızistanlı Kiyalbek Minbaev, “Nevruz hazırlıkları Kırgızlar’da haftalar önce başlamakta, ev içi ve ev dışı temizlenmekte, ağaçlar budanmakta, yeni veya temiz elbiseler hazırlanmakta, çeşitli yiyecekler tedarik edilmektedir. Nevruz’da ‘nooroz köcö’ adlı özel bir yemek hazırlanır. ‘Sümölök’, Nevruz’un en önemli yemeğidir ve buğday filizi ile hazırlanır. Yeni yılın ilk gecesi sümölök yapılan eve çevredeki itibarlı kişiler davet edilir. Bu kişilerin beraberlerinde getirdikleri un, kuru üzüm, erik ve benzeri yiyecekler un haline getirilir. Yılın ilk ateşi sabah yakılır, ertesi günün sabahına kadar söndürülmez” diye konuştu.
“Türkmenlerde Nevruz bayramı köklü bir geleneğe dayanır” şeklinde konuşan Türkmenistanlı NurMuhammet Arazmedov, “Türkmenlerde Nevruz hazırlıkları, Nevruz’dan bir hafta önce başlar, evler ve sokaklar temizlenir, bayraklarla süslenir. Çünkü temizlik yapılmadan Nevruz’a girilirse, yıl boyunca insanların mutsuz olacağına inanılır. Yeni giysiler giyilir, yiyecekler hazırlanır. Buğday filizinden yapılan ‘semeni’ adlı yiyecek ise Türkmenler için Nevruz’un özel yemeğidir. Nevruz için hazırlanan yiyecekler bayram süresince aile fertleri tarafından tüketilir, misafirlere ikram edilir ve veya ziyarete gidilen evlere hediye olarak götürülür” ifadesinde bulundu.