Cumhuriyetimizin kuruluşunun 87. yıl dönümü çerçevesinde, Üniversitemiz Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Y. Doç. Dr. Süleyman Ünüvar tarafından, Araban İl Özel İdaresi Konferans Salonu’nda, “Cumhuriyet ve Milli Egemenlik” konulu konferans düzenlendi.
“İnsanlar, yeryüzünde toplu halde yaşamaya başlamalarıyla birlikte iş bölümü ve birlikte yaşamanın getirdiği sorunlarını çözebilmek amacıyla bir teşkilat kurmuşlardır” diyen Yrd. Doç. Dr. Ünüvar, “Kurulan bu teşkilatın, kim veya kimler tarafından nasıl ve ne şekilde yönetileceği konusunda tartışmalar çıkmış ve bu tartışmalar tarih boyunca da devam etmiştir. Yönetenlerle yönetilenler arasında görüş ayrılıkları çeşitli anlayışları da beraberinde getirmiştir. Milletler, tarih boyunca kendi anlayışlarına uygun çeşitli yönetim şekillerini benimsemişlerdir. Benimsenen yönetim şekli zaman içinde toplumun yapısına göre değişime uğramıştır. Milletlerin tarih boyunca benimsedikleri bu yönetim biçimleri, toplumu yönetenlere göre de farklı şekiller almıştır” diyerek, bu yönetim şekilleri geniş anlamlarıyla mutlakıyet, meşrutiyet ve cumhuriyet olarak sınıflandırabiliriz ifadesinde bulundu.
“Cumhuriyet, bir devlet yönetim şeklidir” şeklinde konuşan Ünüvar, “Geniş anlamıyla halkın kendi kendini yönetim yönetmesidir. Cumhuriyet kelimesi Arapça kökenden gelir ve anlamı “herhangi bir şeyin en büyük kısmı, bir topluluğun çoğunluğu veya önde gelenleri manasına gelir” Cumhuriyet kelimesinin sözlük anlamı da farklı bir anlam ifade etmez. “Cumhürü’ ulemã” demek alimlerin çoğunluğu manasına gelir. Arapçadaki cumhur kelimesinin Latince karşılığı “Res Publica” kelimesi olup aynı anlama gelir” diye konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Ünüvar, “Mustafa Kemal’in parolası “Bir devletin dayandığı esaslar ‘bağımsızlığı tam’ ve ‘kayıtsız şartsız milli egemenlikten ibarettir’ anlayışıdır. Atatürk bu anlayışla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmış, önce arkadaşlarıyla Amasya Genelgesini yayımlamış, ardından Erzurum ve Sivas kongreleriyle ülkenin kaderinde millet egemenliğini esas kılacağının işaretlerini vermiştir. Amasya Genelgesi’nin maddelerinde “millet egemenliği” düşüncesini açıkça görebiliriz. Aslında bu düşünceler ve işaretler, Atatürk’te daha öğrencilik yıllarında yer etmiştir. 23 Nisan 1092 tarihinde TBMM’nin açılışıyla da halkın tümünün yönetime katılmasını sağlamış ve adı konmamış bir cumhuriyet yönetimini ilan etmiştir” dedi.
“Atatürk’ün Cumhuriyet anlayışı, bazı devletlerde uygulanan cumhuriyet rejimlerinden farklıdır” ifadesinde bulunan Ünüvar, “Atatürk’ün cumhuriyet anlayışında halk egemenliği tamdır ve esastır. Atatürk’ün cumhuriyet anlayışında milli birlik ve bütünlük vardır. Çağdaşlaşmaya büyük önem verimli ve barışçı bir anlayış hâkimdir. Sosyal devlet anlayışı, hukukun üstünlüğü ve laiklik prensibi vazgeçilmez birer unsur olarak cumhuriyetin içinde yer almıştır. Türk Milleti batı toplumlarının sahip olduğu siyasi haklara cumhuriyetle kavuşmuştur” şeklinde konuştu.
Ünüvar, “Mustafa Kemal hayatı boyunca Türk insanının kabiliyetini ve faziletini yüceltmiştir. O milletini iyi tanıyordu. İçerde ve dışarıdaki bazı güç odaklarının bitti zannettiği milleti yeniden ayağa kaldırmıştır. Bu olay milletine güvenmeyenler için güzel bir örnektir. Atatürk, her şey millet için felsefesini benimsemişti. Mustafa Kemal milletine aşık bir liderdi. Dünyada herhalde ondan başka milletine aşık olan bir başka lider az bulunur. O, milletin tek ve yegane temsilcisi olan TBMM’ni en üstün bir makam olarak görmüş ve görülmesini sağlamıştır. Ülkenin içinde bulunduğu en kötü şartlarda bile TBMM açık tutularak millet egemenliğini kesintiye uğratmamıştır” diye konuştu.