Gaziantep Üniversitesi Araştırmalar Topluluğu ve Türkiye Kızılay Derneği tarafından Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde, Üniversitemiz öğrencilerine yönelik “Kanımızın Yetmemesi Kanımıza Dokunuyor” adlı “Gönüllü Kan Bağışçısı” konulu eğitim semineri düzenlendi.
Seminere konuşmacı olarak katılan Kan Bağışçısı Kazanım Uzmanı Ali Kocaakça, kanın geçmişten günümüze sağlık ve yaşamın temel simgesi olarak görüldüğünü belirtti. Normal bir insanda 5–6 litre kan bulunduğunu belirten Kocaakça, kanın damarlarımızda bir nehir gibi dolaşarak vücuttaki tüm hücrelere besin ve oksijen taşıdığını ifade etti.
Kan Merkezlerinin en büyük sorununun gönüllü kan bağışçısı kazanarak ve bunun sürekliliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Kocaakça, ağırlığı 50 kilogram üzerinde, 18–65 yaşları arasındaki sağlıklı her bireyin 2 ay ara ile yılda 4 kez kan bağışlayabileceğini kaydetti.
Kan bağışının; kayıt, doktor muayenesi, kan alma işlemi ve ikram olmak üzere üç adımda gerçekleştiğini belirten Kocaakça, kan bağışının günlük yaşamda önemli bir değişikliğe yol açmayacağını söyledi.
Kocaakça, “B ve C tipi sarılık geçirenler hiçbir zaman kan bağışı yapmazlar. Kan alım işleminde kullanılan iğneler tek kullanımlık ve sterildir. Bu nedenle AIDS gibi herhangi bir hastalığın bulaşma riski yoktur” ifadesinde bulundu.
Kan bağışından sonra yapılmaması gereken şeyleri ifade eden Kocaakça, “İlk dört saat boyunca, her zaman olduğundan daha çok sıvı gıdalar almaya çalışın. Elbette ki baş dönmesi, bulantı gibi şikâyetlere yol açabilir. İlk birkaç saat, kan verdiğiniz kolunuzla ağır şeyler taşımayın. Bu kanamaya neden olabilir. Kan bağışladığınız gün, ağır spor faaliyetlerinden kaçınıp, aşırı sıcak ortamlarda bulunmayın” şeklinde konuştu.