Gaziantep Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bilgehan Pamuk, Anteplilerin direniş stratejisi doğrultusunda hedeflerine ulaşmak için ciddi bir şekilde hazırlandıklarını belirtti.
Doç. Dr. Pamuk, “Bir Şehrin Direnişi: Antep Savunması”nın, Mezopotamya, Anadolu ve Mısır’ı birbirine bağlayan yollar üzerinde Maraş, Halep, Urfa’dan, Akdeniz’e kadar uzanan önemli yolların kesişme noktasındaki Gaziantep’in önemli bir devresini teşkil eden direnişi ihtiva ettiğini ifade etti.
Anteplilerin direniş stratejisinde Fransızlara kayıp verdirme esas olarak belirlediklerini belirten Doç. Dr. Pamuk, “Savaşı uzatma, Fransız hatlarının gerilerine saldırma ve muharebeyi avantajlı coğrafyaya çekme dikkati çeken diğer hususlardı. Aslına bakılırsa Antepliler, Fransızlara karşı konvansiyonel muharebe usulleriyle savaşamayacaklarının bilincindeydiler. Fransızlar mevki ele geçirmekle uğraşırken, Antepliler onlara kayıp verdirerek savaşı uzatmayı hedeflediler” diye konuştu.
“Modern şehir gerillasına ders niteliğinde asimetrik savaşı icra eden Antepliler, milliyetçî, dinî, siyasî direniş cephesi oluşturdular” şeklinde konuşan Pamuk, “I. Dünya Savaşı gerek başlangıcı ve gerekse sonucu itibariyle dünyadaki dengeleri değiştirdi. Pek çok imparatorluğun yıkıldığı süreçten Osmanlı İmparatorluğu da nasiplendi. Savaşın galibi konumundaki İtilaf Devletleri’nin işgaliyle karşılan Osmanlılar, haksız uygulamalara karşı tepkilerini gösterdiler. Bu bağlamda ‘Müslüman toprağında heç gâvur olur mu’ diyerek başlayan Antep’in tepkisi, dünya şehir savaşları literatürüne girecek ölçüde etkili bir mücadele halini aldı. Küçük, dağınık ve hafif silahlı kuvvetlerden teşekkül eden direniş hareketinin meskûn mahalde büyük konvansiyonel orduya nasıl karşı koyulabileceği gösterildi” diye konuştu.
Pamuk, “Güneydoğu Anadolu’nun önemli yerleşimlerinden Antep, I. Dünya Savaşı’nın akabinde İtilâf Devletleri’nin hedefleri arasındaydı. Kuzey – güney, doğu – batı istikametindeki yolların kesiştiği bir noktada olan Antep, Suriye’ye hâkim pozisyondaydı. Mondros Ateşkes Antlaşması için yapılan müzakerelerde Antep’in işgali gündeme geldiyse de antlaşma maddeleri arasında yer almadı. Ancak İngiltere, diplomatik açıdan yapamadığını zor kullanarak yapmaya çalıştı” şeklinde konuştu.
I. Dünya savaşının galiplerinden Fransa’nın Antep’e hâkim olamamasının prestij kaybetmesine neden olduğunu söyleyen Pamuk, “Özdemir Bey’in idaresinde oluşturulan yeni yapılanmayla birlikte Fransızlara ağır kayıplar verdirildi. Bu duruma daha fazla katlanamayan Fransa, İstanbul’daki tümenini sevk etti. General Goubeau komutasındaki yedi bin beş yüz kişilik tümen, Antep’teki mücadeleye katıldı. Antep sokaklarında direnişçiler, taktiksel başarılar elde etmesine rağmen, büyük çaplı muharebelere giremediler. Gerçi milis kuvvetlerinin sayıca az olmasının yanı sıra mühimmat kaynaklarının da sınırlı olması onları büyük çaplı muharebelere girmekten alıkoydu. Durumun farkında olan Fransızlar, gerilla usulleriyle mücadele eden direnişçileri açığa çekmeye zorladılar. Bu bağlamda Antep, gece-gündüz ve aralıksız olarak bombardıman altında tutuldu” ifadesinde bulundu.