Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde, Üniversitemiz “Tıp Fakültesi 2008–2009 Eğitim-Öğretim Yılı Mezuniyet Töreni” gerçekleştirildi.
Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, törende yaptığı konuşmada, iyi birer hekim olabilmeniz noktasında, zaman zaman olumsuzluklara ve sıkıntılara rağmen, bütün gayretleri ve özverili çalışmaları için tüm hocalara, tüm akademisyen arkadaşlarıma candan teşekkür ediyorum şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Coşkun, “Tabiî ki sevgili anne babalar, bugün ne kadar gurur duysanız, sevinç gözyaşları yanaklarınızı ne kadar ıslatsa, yeridir. Çocuklarınızın bu gününü görmek üzere, zor şartları sineye çekip hissettirmeden, yaptığınız nice fedakarlıklarla, böyle güzel gençleri yetiştirdiğiniz için, siz velileri de tüm kalbimle kutluyor, hayırlı uğurlu olsun diyorum” ifadesinde bulundu.
Hekimliğin insanlık tarihi kadar eski bir meslek, bir uygulama olduğunu söyleyen Prof. Dr. Coşkun, “Beş bin yıl önce Mısır’ da ismini duyduğumuz İmhotepler sonra Hipokratlar, İbn-i Sinalar ve daha nice hekimlik tarihinin anıt isimleri. Hekimlik insan ve insanlık sevgisine dayalı kutsal ve onurlu bir meslek. Hekimlik, dürüst, bilgili, ahlaklı insanın işi. İki önemli şeyin terkibi, bileşimidir hekimlik” diye konuştu.
Sağlam ve hasta insana dair bugün artık moleküler düzeye inmiş devasa bir bilgi dünyası olduğunu söyleyen Prof. Dr. Coşkun, “Bu dünyadan kazandığı bilgi birikiminin eşliğinde; yaratılmışların en kutsalı insanın, ruh ve beden sağlığını korumak veya düzeltmek için onu anlama, onunla iletişim kurabilme sanatı. Burada bir anımı paylaşayım sizlerle; asistanım, Ankara’da Hacettepe’de polikliniğe perişan vaziyette kucakta getirilmiş bir çocuk. Erzurum’dan geliyor. Muayene vs. sonra hasta ‘Acaba tahlili nerede yaptırayım?’ diye sorduğumda ‘Dışarıda sor o benim sorunum değil’ diyorsunuz. Dadaş turizme binmiş, kucağında hasta çocuk 24 saat yoldan sonra zor bela randevu alıp size zorla ulaşmış, cebinde belki yemek yemeye bile zor yetecek kadar az para var. Siz ‘O benim sorunum değil’ diyorsunuz. Ne kadar acıtıcıdır karşınızdaki için” ifadesinde bulundu.
Bu meslekte empatinin, diğer hiçbir meslekte olmadığı kadar önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Coşkun, “Size başvuran tatil rezervasyonu, ev almak, araba almak, ticaret yapmak, kurs vermek, eğlenmek için değil; canı veya sevdiğinin canı için başvuruyor, onun için stresli, heyecanlı, kızgın, kimi zaman ne yaptığını bilmez halde belki. İşte tam da bunu anlayabilmek için empati gerekir, insanı anlama sanatı gerekir. 2000 yılında Tıp Fakültesi Dekanlığım sırasında birinci sınıfa koyduğumuz felsefe, sosyoloji, halk kültürü, uygarlık tarihi derslerinin amacı da zaten organik olarak her şeyini öğreneceğimiz insanı sosyal, düşünsel, duygusal yönleriyle anlayabilmek için değil miydi. Şimdi size düşen; donandığınız bilgi, insana dair soru ve sorgulara cevap arayışlarınızla olgunlaşan erdeminizle, iyi birer hekim olmaktır. Karşınızdakini size menfaat sağlayan bir materyal olarak görmeme, erdemi. İnsana; bütün bağlantıları dışında sadece insana yardımı tek koşul olarak gören erdemliliktir” şeklinde konuştu.
“Bilgi çağındayız elbet ve bilgi yükü dev adımlarla çoğalıyor” diyen Prof. Dr. Coşkun, “Tüm 20. yüzyılın bilgi birikimini, 21. yüzyılın ilk 9-10 yıllında 4’e 5’e katladık bile. Bu bilgi çağını ıskalamamak istiyorsak, bilimsel zihniyeti oturtmamız ve olabildiğince yaygınlaştırmamız gerekir. Bu ise devamlılık ve sebat ile sağlanır. Bizim size temelde bütün bilgileri öğretmek, öğretebilmemiz mümkün değildir zaten. Eksikliklerimiz, yanlışlıklarımız da olmuştur. Nedir o zaman ana hedef; öğrenmeyi öğretmek, düşünmeyi öğretmek, metodolojik analitik düşünmeyi öğretmek. Tabi biz hocaların da bunu ne ölçüde yapabiliyoruz diye düşünmemiz, gereğinde öz eleştiri yapabilmemizde mutlaka gerekli. Onun için, eğitimle ilgili hele de öğrenim çıktılarını da, yani sizlerin bundan sonra yaşayacağınız deneyimlerinizi de dikkate alarak müfredatla ilgili dinamik bir yenileme ve izlem gereklidir. Ama her ne olursa olsun şunu söylemeliyim; Kitapla olan dostluğunuzu ölene kadar bırakmayın. Tıp kitapları ve diğer kitaplarla da tabii. Hem hekim, hem insan olarak geniş bir kültür birikiminin gerekliliğine yürekten inanın. Önünüzde uzayıp giden hayat çizgisinde; inişler, yokuşlar, hendekler, tuzaklar, umutlar, hayal kırıklıkları, tutkular, aşklar, hırslar hasılı herşey var. Olsun, korkmayın, yılmayın, kolaycı olmayın, yalan söylemeyin, ilkeli olun,dürüst olun, dik durun. Eminim er geç kazanacaksınız. Bir Amerikan senatörünün politik duruşu için söylediği ‘zafer arabasında gururla dolaşmaktansa, politik mezarıma tertemiz bir vicdanla gömülmeyi tercih ederim’ sözünü kendi hayatınız açısından da düstur edinin” diyerek, yaşamak; zaman zaman sıradanlığı aşarak “Yaşamak Üstü Yaşamaktır” diye konuştu.
Hekimlik mesleğinin çok önemli bir meslek dalı olduğunu vurgulayan Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Balat, “Aileleriniz sizleri sevgiyle yoğurup, bizlere emanet etti. Şimdiyse onlara canlar emanet edilecek. Onlar siz ailelerin canıydı, artık başka canlara hayat verecekler. Tek amacımız sizleri eğitmek ve öğretmekti. Genç doktorlar ordusuna pırıl pırıl hekimler yetiştirdiğimize inanıyorum. Her zaman için mesleğinize sahip çıkın ve doğrudan şaşmayın” şeklinde konuştu.
Hekimliğin yüce ve onurlu bir meslek olduğunu belirten 2008 – 2009 Eğitim Öğretim Yılı Tıp Fakültesi Birincisi Dr. Yıldız Özdemir Kalaycı, “Her güzel şey gibi emek ve sabır gerektiren bu uzun yolun sonunda artık hepimiz kutsal mesleğimizi icra edecek olmanın heyecanı içerisindeyiz. Çünkü tüm uğraşımız evrenin yaratılmış en yüce varlığı olan insan ve insanın sahip olduğu en değerliği varlığı olan sağlık üzerinedir. Bizim görevimiz insanların en hassas ve gergin oldukları anlar olan sağlıkları ve hayatları için endişelendiği anlarda onların acıların çare bulmak; onları teskin ve teselli etmektir. Hatta hekim; insanların hiç kimseyle paylaşamadığı dertleri için evine ve evinin mahremine girmesine minnetle izin verecek kadar güvendiği kişidir” ifadesinde bulundu.
Tıp Fakültesi birincisi Dr. Yıldız Özdemir Kalaycı’ya Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, ikinci Dr. Gülçin Çınpolat Elboğa’ya Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Balat, üçüncü Dr. Perihan Kalsen’e ise Zirve Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Kısa tarafından diplomaları takdim edildi.