Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İslâmi İlimler Araştırma Vakfı’nın (İSAV) 16-17 EKİM 2015 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesinde “Toplumsal Birliğin Güçlendirilmesinde Dinî Söylemin Önemi” başlıklı sempozyum düzenlendi.
Açılış, değerlendirme ve altı oturumdan oluşan, 18 bildirinin sunulduğu sempozyumla ilgili olarak GAÜN İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şehmus Demir, şunları kaydetti: Gaye ve sonuçları açısından tarihe önemli notlar düşülen bu sempozyum, müslümanlar olarak, din adına dışlayıcı ve ötekileştirici söylemlerin birliğimize verdiği zararları tespit etmek, bunun sebep ve sonuçları üzerinde durmak ve atılması gereken adımları masaya yatırmak amacıyla tertiplenmiştir. Bildirilerde İslam dininin temel kaynaklarında birliğin temelleri, farklı inanç gruplarıyla bir arada yaşama tecrübesi, dinî faaliyetlerin birliği oluşturmadaki katkıları, Diyanet, medya ve sivil kuruluşların bu amaçla icra ettikleri faaliyetler gibi alanlarda sunum ve değerlendirmeler yapılmıştır. Bildiriler, akademisyenlerin yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlığı, Sivil Toplum Kuruluşları ve medya mensupları tarafından sunulmuş, böylelikle tespit ve değerlendirme ve önerilerde toplumun bütün katmanlarının katılımı sağlanmaya çalışılarak, konu derinlemesine tartışılmıştır.
Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, YÖK Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. İbrahim Hatiboğlu, SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu ve ülkemizin tanınmış ilim adamlarından birçok seçkin şahsiyetin katıldığı sempozyum, aşağıdaki sonuç bildirisiyle sona ermiştir.
“TOPLUMSAL BİRLİĞİN GÜÇLENDİRİLMESİNDE DİNÎ SÖYLEMİN ÖNEMİ” KONULU SEMPOZYUMUN SONUÇ BİLDİRİSİ
Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İslâmi İlimler Araştırma Vakfı’nın (İSAV) 16-17 EKİM 2015 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesinde düzenlemiş olduğu, “Toplumsal Birliğin Güçlendirilmesinde Dinî Söylemin Önemi” başlıklı sempozyum, hem gayesi hem de sonuçları bakımından tarihe önemli notlar düşmüştür.
Bu sebeple sempozyum süresince sunulan tebliğler ve müzakerelerden sonra ulaşılan aşağıdaki sonuçları kamuoyuyla paylaşmayı görev addediyoruz:
- Dünya, yakın coğrafyamız ve ülkemiz oldukça hassas bir dönemden geçmektedir. Bu süreçte, tüm insanlığın geleceğinde birlik, dayanışma, paylaşım ve benzeri ilkelerin hayati önem taşıdığı bir kez daha görülmüştür.
- Tarih boyunca kurucu ve çığır açıcı roller üstlenmiş bulunan medeniyetimiz, geçmişte olduğu gibi bugün de aynı rûh ve mânevî özün geliştirilmesine son derece muhtaçtır. Bunu sağlayıcı temel unsurlar arasında yüce dinimiz İslâm, merkezî ve inkâr edilemez bir işleve sahiptir.
- Bu kuşatıcı rûh, İslâm’ın temel kaynaklarından; onun sahih usûl ve yöntemleri çerçevesinde elde edilmelidir.
- İslâm’ın diriltici, paylaşımcı ve kuşatıcı özünü ortaya çıkarmak için de, başta Hz. Peygamber dönemi uygulamaları olmak üzere, yaşanmış bütün tarihî tecrübeler ve kültürel miras yol gösterici bir kaynak olarak aslâ ihmal edilmemelidir.
- Yaşanılan bu tecrübeler, günümüzde toplumsal birlik ve bütünlüğün sağlanmasında, insanlar arasında adaletin, Müslümanlar arasında kardeşliğin, farklı inanç ve kimlikler arasında çoğulculuğun, ayrımcı-ötekileştirici zihniyet ve davranışlardan uzak durmanın önemini bir kez daha hatırlatmaktadır.
- Bunun için de yüce dinimizin yol gösterici, aydınlatıcı ve emredici bütün ilkeleri, onun kudsiyetine zarar vermeden, güçlü bir şekilde vurgulanmalı; bunların toplumda içselleştirilmeleri amacıyla bireylerin bilgi, duygu, algı ve ahlâk dünyasına aksettirilmesine özen gösterilmelidir.
- Başta Diyanet İşleri Başkanlığı, İlahiyat Fakülteleri ve İmam-Hatip Liseleri olmak üzere, dinî sorumluluk üstlenen bütün kurumların, tam bir iş birliği halinde çalışmaları kaçınılmaz bir görevdir.