Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İlahiyat Fakültesi ve İslami İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) tarafından hazırlanan “Toplumsal Birliğin Sağlanmasında Dini Söylemin Önemi” konulu Sempozyumun açılış töreni GAÜN Kongre ve Kültür Merkezinde yapıldı.
“Toplumsal birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşliğimizin kurulmasında ve daim korunmasında dinimizin yeri olmazsa olmazdır, şarttır.” diyen Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, “Güzel ülkemizde aziz milletimiz büyük fitne ile uğraşıyor. Kardeş kardeşi kırıyor. Diliyle, gözüyle, davranışlarıyla kırıyor. Daha da ileri gidiyor cana kıyıyor. Dinimizde bunun yeri yok. Biz inananlar olarak üzerimizdeki nimetin en büyüğü imandır, Allah’a iman, Resul’üne iman. Bu noktada birbirimizi hangi noktaya geldiğimizi yaşamış olduğumuz bu vakitte şehitlerimizi, gazilerimizi ağlayan annelerimizi düşündüğümüz zaman ne noktaya geldiğimizi çok iyi tefekkür etmemiz lazım. Küçük küçük dünyevi sevgi merhalelerinden gerçek sevgiye ulaşmamız lazım ki inancımızın, imanımızın zevkini tadabilelim” şeklinde konuştu.
Sempoyumun açılışında konuşunda GAÜN Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun, kelimeleri, lafzı ruhundan kopararak bir din anlayışının giderek yaygınlaştığını ifade etti. Prof. Dr. Coşkun konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünyada ölen insanların yüzde 90’fının Müslüman olduğu ama daha vahimi öldürenlerin de yüzde 90’ının Müslüman olduğu bir dinin mensupları olarak geçmişte kalan Mevlana’yı, Yunus’u anlatırken ne kadar etkili olabileceğiz. Neden bu evrensel mesajı, muştuyu bir çağa, zamana hapsetmek yerine tüm ebedi ve ezeli kalacak o dili neden değiştiremiyoruz. Bunca zaman içerisinde Peygamberimizin, namütenahi güzel ahlakı tesis etmek üzere gönderildim sözünü neden öncelemiyoruz.”
Dünyada insan olmanın onuruna yakışır bir ortak değeri, etik zemini tesis edebilmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Coşkun, “Bu çünkü yaratılıştan itibaren Peygamberlerin veyahut iyi insanların söylediği sözler üzerinden yaşayışımızla ortaya koyacağımız etik zemini dünyada bir barışın, huzurun, refahın bizatihi ortaya koyabilmek mümkün” diye konuştu.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hatiboğlu, üniversitelerin tek fonksiyonunun öğrencilere ders vermek olmadığını aynı zamanda batı üniversitelerinde gördüğümüz ders vermek sorumluluğunun yanında insan yetiştirme, akademik üretim ortaya koyma ve toplumsal sorunlara köklü çözümler bulma bağlamında önemli katkılar sağladığını söyledi. Prof. Dr. Hatiboğlu, bu bağlamda İslami İlimler Araştırma Vakfı’nın katkısının hiçbir zaman küçümsenemeyecek kadar önemli ve hayati olduğunu sözlerine ekledi.
GAÜN İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şehmus Demir, dünya kamuoyunda şahit olunan İslam tartışmalarının İslam’ın düşünce tarihine dini ve tecrübî alandaki bilgi zenginliğine en ufak bir atıf olmaksızın hep bugün olup biten üzerinden yapıldığını belirtti. Prof. Dr. Demir konuşmasında şunları söyledi: “Bazı batılı kanaat önderleri, akademisyen ve siyasetçiler tarafından yanlı ve kasıtlı bir bakış açısıyla çeşitli itham, tahkir ve aşağılayıcı üslupların üretildiğini üzülerek görüyoruz. Öte yandan bu zengin bilgi geçmişinin farkında olmayan bazı Müslümanların da bu tartışmalarda benzer bir tavır sergilediklerini ifade etmeliyiz. Bu nedenle önce bizler bu zengin düşünce geleneğiyle ilim mirasının sahipleri olarak bu zenginliği yeniden keşfetme, ihya etme, geliştirme ve diğer bölgelerle paylaşma çabası içerisine girmeliyiz.”
“Toplumsal Birliğin Güçlendirilmesinde Dini Söylemin Önemi” konulu bir sempozyumu düzenleme fikrinin zihinlere doğmasının üzerinden bir buçuk seneden daha fazla bir süre geçtiğini belirten GAÜN İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mahmut Çınar, “Bu kanaate varmamızda, yaşadığımız coğrafyanın içerisinde bulunduğu ve din üzerine bina edilmeye çalışılan zihinsel ve siyasal değerlendirmeler, etkili olmuştu. Müslümanların yoğun olarak yaşadıkları bölgelerin yanı sıra, ülkemiz ve özellikle de Anadolu ile Ortadoğu’yu birbirine bağlayan Gaziantep’imizi de etkileyen, din adına ötekileştirici söylemler, zihinsel hareketlilikle sınırlı kalmamakta, kimi zaman acılarla dolu eylemlere dönüşebilmektedir. Birer insan olarak hepimizi derinden yaralayan bu eğilimlerin, din adına yapılıyor olması, ayrıca her duyarlı Müslüman için önem arz etmektedir” dedi.
Türkiye’nin diğer İslam ülkelerine göre bir özelliği olduğunu belirten İslami İlimler Araştırma Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ali Özek, “Devletin kurduğu bütün üniversitelerde birer ilahiyat fakültesi kurulmuştur. İslam ülkelerine baktığınız zaman ayrıca bir İslam Üniversitesi adıyla bir üniversite kuruluyor. Normal üniversitelerde ilahiyat fakülteleri veya ilahi tedrisat yapan bölümler yok. Bu benim anladığım kadarıyla doğru bir şey değil çünkü İslami İlimlerin geleneğine baktığımız zaman da ilimler arasında ayrım yoktur. Medreselerde her çeşit ilim okutulur başta dini ilimler olmak üzere” diyerek, Türkiye’deki uygulamanın daha doğru olduğunu ifade etti.
SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, sosyal sorumluluklarını yerine getirmek adına çeşitli hayır işlerinde bulunduklarını ifade ederek, “Hanımlar iyi bilirler. Pastayı pişirirsiniz eğer karbonat atmazsanız pasta kabarmaz, basık kalır. Para da zekatını vermezseniz, hayrını yapmazsanız çoğalmaz” diyerek, dini sözlerde bazı yeniliklerin olmasını ve gençliğe hitap edecek şekilde modernleştirilmesi gerektiğini söyledi.
Açılış, değerlendirme ve ayrıca altı oturumdan oluşan sempozyumda 18 tebliğ sunulacak. Tebliğlerde “İslam dininin temel kaynaklarında birliğin temelleri”, “Farklı inanç gruplarıyla bir arada yaşama tecrübesi”, “Dinî faaliyetlerin birliğe oluşturmadaki katkıları”, “Diyanet, medya ve sivil kuruluşların bu amaçla icra ettikleri faaliyetler” gibi alanlarda sunum ve değerlendirmeler yapılması planlanıyor. Değerlendirme oturumuyla beraber burada hazır bulunan ilim adamlarının düşüncelerini kamuoyuna sunmak amacıyla sonuç bildirisinin okunmasıyla son bulacak. İki gün sürecek olan sempozyumda dinleyicilerin oturumlara aktif olarak katılması için, yeteri kadar müzakere zamanı ayrılacak.