Ülkemizdeki Tıp Fakültesi öğrencileri arasında düzenlenen “Türk Tıp Öğrencileri Birliği Kurultayı 2015” farklı üniversitelerde eğitim gören yaklaşık 400 öğrencinin katılımıyla, Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.
Kurultayın açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Yavuz Coşkun, Gaziantep’in eğitim anlayışıyla da son yıllarda öne çıkan bir kent olmaya başladığını belirtti. Prof. Dr. Coşkun, özellikle ilköğretim ve ortaöğretimde çok ciddi sıkıntılara rağmen yükseköğretim alanında üç vakıf ve bir devlet üniversitesiyle, Türkiye’de önemli köşe taşlarından biri olduğunu ifade ederek, Gaziantep Üniversitesi’nin Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden biri olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Coşkun, “Etraf kan kokusuyla dolu. Yüzlerce insan her gün can veriyor. Göçler yaşanıyor. Bu kadar ızdıraplar içerisinde biz yine de bu coğrafyada barışı, insanlığı, huzuru temin etme noktasına tüm Gaziantep’te Gaziantep Üniversitesi olarak da ayrıca bir çaba ve canhıraş bir gayret içerisindeyiz. Bu anlamda da bütün olumsuzluklara rağmen coğrafi algı ve etrafımızı saran olaylara rağmen Gaziantep Üniversitesi Türkiye’de belirli bir yerini korumaya ve önde gelen üniversitelerden biri olmaya devam etmektedir” dedi.
“Öğrencilerimize birer diploma verme çabası içerisinde hiç olmadık” diyen Prof. Dr. Coşkun, Türkiye’de ilk olan Toplumsal Duyarlılık Projeleriyle zorunlu ders kapsamında her sene 9 bin öğrenciyi insanla temas ettirdiklerini, köydeki okulla, camiyle sanayideki işçiyle buluşturduklarını ifade etti. Her yıl 300 projeyle hayata çıktıklarını söyleyen Prof. Dr. Coşkun, bütün branşlara etik dersi koyduklarını söyledi.
Hekimliği bir para algısıyla birlikte mülahaza etmenin son derece tehlikeli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Coşkun, “Bu başka bir meslek. İnsanı sevmek, kuşatmak, hiçbir ırk, mezhep gözetmemek temel şiarımız. Toplumda hekimin parayla özdeşleştirilmesi, mülahaza edilmesi yıllar önceden gelen bu söylem ve mülahazaların ne denli zarar verici olduğunu topluma ne denli yanlış aksettirildiğini siz gençlerin bu intibaları silmesi gerekir. Meselemiz insan sağlığını temin etmek ama insanın tekamülünü gelişmesini öncelemek ve insanları küçümsememek, empati yapmak, kırdan, şehirden, dağdan, köyden de gelse bu insanın benim insanım olduğunu kucaklamam gerektiğini, hekimlerin öldürülmesine meydan vermeden hekimin haklarını da koruyarak ama hastayı da bir meta, eşya yerine koymayan etik bir anlayışı tesis etmek işte siz gençlerin görevi. Sizler geleceğe ışık tutacak ve söylemlerinizle, düşüncelerinizle ümit veriyorsunuz. Hiçbir siyasi savrulma içerisinde olmadan hiç kimseyi dışlamadan sadece temel ilkeler doğrultusunda bir araya gelmenin ne denli önemli olduğunu ve bu anlamda da bu birlikteliğinizi önemsediğimi belirtmek isterim” diye konuştu.
Hekimlerin bu ülkenin tarihinde her zaman söz sahibi olduklarını ifade eden Türk Tabipler Birliği 2012-2014 Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, “Cumhuriyetin kuruluşundan tutun bugüne gelinceye kadar bundan sonra da böyle olmalıdır. Onun için yapmamız gereken iyi bir hekim olmalıyız ama iyi bir insan ve vatandaş olmak da durumundayız. Özellikle bugünlerde barışa bu kadar ihtiyaç duyduğumuz dönemde mutlaka hekimlerin, tıp öğrencilerinin her insanın sesini çıkartması lazım” şeklinde konuştu. “1 Eylül’de Dünya Barış Günü”nü kutladıklarını ve 1 Eylül’ün Almanların Polonya’yı işgal ettiği gün olduğunu bildiren Prof. Dr. Özdemir Aktan, “Savaş, hekimler tarafından bir toplum sağlığı sorunu olarak algılanır. Hekimler savaşa taraf olamazlar. Hekimler her şartta barıştan yana olmalıdır. Bir savaş ortamında mutlaka diğer kimliklerinden de arınmak zorundadırlar. Hepimizin siyasi kimlikleri, düşünceleri, sosyal eğilimleri, etnik farklılıkları olabilir ama hekimlik kimliğimiz bunların hepsinin üstünde olmalı. Hekim için düşman yoktur. Hekim için insan vardır, hastası vardır. Bugünlerde bunu hiç aklımızdan çıkartmamalıyız ve barış isteğimizi, düşüncemizi hiç çekinmeden yüksek sesle her yerde mutlaka haykırmamız lazım. Hekimler barıştan yanadır bu da hep böyle olacak ve böyle kalmalıdır” dedi.
Gaziantep Üniversitesi TargeT Teknoloji Transfer Ofisi adına konuşma yapan GAÜN Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bayram, Türkiye’de genelde doktorların teknolojiyi kendi mesleklerini icra ederken son kullanıcı olarak yer aldıklarını belirterek, artık doktorların veya tıp eğitimi almış olan insanların atölyelerde, laboratuarlarda mühendislerle, teknisyenlerle bir araya gelip klasik tıp branşının biraz daha ötesine geçmek istediklerini söyledi.
“Teknoloji Transfer Ofisi olarak artık doktorların beyaz önlükleriyle beraber lacivert önlükleri de olsun” diyen Prof. Dr. Bayram konuşmasını şöyle sürdürdü: “Atölyelerde de bulunsunlar. Yeni ekipmanlar, teknikler ve cihazları beraberce ortaya koyalım. Bunlardan tıp için sektörel bazda baktığımızda yeni ürünleri de ortaya çıkartmak istiyoruz. Teknoloji Transfer Ofisimiz Türkiye’deki diğer Teknoloji Transfer Ofislerinden farklıdır. Türkiye’de ODTÜ teknoloji bazında bir markadır. Ancak ODTÜ’nün yapamadığını şuan Gaziantep Üniversitesi yapmıştır. Tıp sektörünü veya bunu hedefine koymuş teknoloji üretirken tıp sektörüne de yönelik veya tıptaki hocaları da kullanarak yeni bilgiyi ve teknolojiyi geliştirebilir duruma geldik.”
GAÜN Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Vedat Davutoğlu, başarılı bir kongrenin olmasını dileyerek, kurultaydaki çalıştayların çok fonksiyonel ve verimli olacağına inandığını söyledi. Kurultayın açılış konuşmaları sonrasında GAÜN Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun’a, Türk Tabipler Birliği 2012-2014 Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan’a, GAÜN Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bayram’a ve Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Vedat Davutoğlu’na günün anısına çiçek takdim edildi.