Gaziantep Üniversitesi Oğuzeli Meslek Yüksekokulu’nda, Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi ve İktisadi Gelişme ve Uluslar arası İktisat Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Metin Yıldırım tarafından, “Atatürk ve Kalkınma” adlı konferans düzenlendi.
Konferansın açılış konuşmasını Oğuzeli Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Necip Fazıl Yılmaz yaptı.
Yılmaz, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetimizi kurmakla birlikte, kalkınmış müreffeh bir Türkiye’nin nasıl olabileceğini belirttiğini söyledi.
“Kalkınma, her yönüyle ele alınırsa bir anlam ifade eder” diyen Yılmaz, “Ekonomik, sosyal, kültürel ve askeri alanlarda yapılacak olan ilerlemeler ülkelerin kaderlerini de belirlemektedir. Toplumsal ve topyekün bir kalkınma bu güzel Türkiyemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkartacaktır” şeklinde konuştu.
Atatürk’ün kalkınma ülküsünün devam ettiğini, Türk Gençliği’nin Ata’sına olan şükran ve görevini, kalkınmayı tamamlayarak yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Metin Yıldırım, Atatürk’ün ekonomi politikasının, başarılı milli bir sanayileşme çabası olduğunu belirtti.
Atatürk’ün kalkınma modelinin, dengeli ve hızlı bir planlı karma ekonomi modeli olduğunu söyleyen Yıldırım, Atatürk’ün ekonomik kalkınma modelinin temelinde dörtlü bir denge görüşünün hakim olduğunu kaydetti.
Yıldırım, “Atatürk’ün amacı çağdaş olmak, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktır. Kalkınma, uygarlık ve medeniyettir. Kalkınma inançtır, zihniyet değişikliğinin uyanmasıdır. Atatürk savaşta bunu başarmış ve ekonomiye uyarlamıştır. Müdahaleci, plancı, gerçekçi, eşitlikçi, hümanist, kalıcı, dinamik, çağdaş bir kalkınma anlayışı; Atatürk kalkınma anlayışıdır. Diğer alanlarda olduğu gibi ekonomi alanında da ileri görüşlü, zeki olan Atatürk, bilimsel düşünceye bağlı kalarak büyük mücadeleden başarı ile çıkmış, Milli görüş ve reformları ile, kalkınma modeli ile ülkenin kalkınmasını sağlamıştır. Tüm kaynakları tükenmiş, tarım ve sanayisi yetersiz, mevcut işletmelerinin çoğu yabancıların elinde olan, dışarıya bağımlı bir Türkiye, Atatürk’ün kalkınma politikalarını layıkıyla uygulaması sayesinde o dönemlerde modern bir ülke yoluna girmiştir” şeklinde konuştu.
Gazi Mustafa Kemal’in, Cumhuriyet ilan edilmeden 17 Şubat 1923’te Türkiye İktisat Kongresi’ni toplayarak ekonomik zafer için gerekli iktisadi görüşleri ve modelleri içeren kararları açıkladığını bildiren YILDIRIM sözlerine şöyle devam etti: “Ulusal iktisat tarihimizin ilk temel taşı niteliğini taşıyan 1.Türkiye İktisat Kongresi, 17 Şubat 1923’de İzmir’de toplanmıştır. Lozan Konferansı’nın devam ettiği ve istilacı ülkelerle barış yapılmadığı bir dönemde toplanan kongrede, Atatürk’ün yaptığı açış konuşması, O’nun ekonomi politikası hakkındaki görüşlerini de içermektedir Atatürk’ün kalkınma anlayışını daha iyi algılamak için, 1923’de 1.Türkiye İktisat Kongresi’ndeki açış konuşmasının tamamını okumak gereklidir. Günümüzde bile geçerliliğini koruyan Atatürk’ün iktisadi zihniyeti, kalkınma ekonomisinin temellerini oluşturmuş ve Türkiye’nin iktisadi gelişme tarihine ışık tutmuştur. Ata’nın kongredeki konuşmaları, toplumsal kalkınma modeli özelliği taşımaktadır. Atatürk’ün tüm çabası, iktisadi kalkınmanın gerçekleştirilmesine ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmesine yönelik olmuştur” şeklinde konuştu.
“Yeterli ve dengeli bir altyapı, eğitim, kültür, inanç, ulusal bağımsızlık, ulusal egemenlik gibi faktörler Atatürk’ün kalkınma modelinde önemli yer tutmaktadır” diyen Yıldırım, “Yok edilmek istenen bir ulusu yeniden örgütleyip gelişme yoluna iten Atatürk’ün kalkınma modeli, sağlam temeller üzerine kurulmuş, kalıcı, dinamik, hümanist bir hamledir. 1934’te yürürlüğe giren Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı, gelişmekte olan ülkeler arasında planlı kalkınmaya girişen ilk ülkenin Türkiye olması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu planda; enerji sorunları, hammadde kaynakları, personel sorunları ele alınmış, mali dengenin korunmasına özen gösterilmiş ve dış ticaret açığı olmadan, enflasyona başvurmadan istikrarlı kalkınma sağlanmıştır. Yatırımlar devletçilik ilkesi adı altında yapılmıştır. Tarıma kıyasla sanayileşmeye öncelik, eğitim ve nüfus artışına ağırlık verilmiştir. Atatürk döneminde alınan tedbirlerle tarım, sanayi, bayındırlık, ulaştırma hizmetlerinde büyük yol alınmış, Türk ekonomisi kendi kendine yetecek duruma gelmiştir.Atatürk’ün ekonomi politikasındaki temel amaç; halkın refahını yükseltmek, toplumun kısa zamanda kalkınabilmesi için ekonomik ve sosyal kalkınmaya bir bütün olarak yaklaşmasıdır. ‘Yeni Türkiye devleti iktisadi bir devlet olacaktır’, ‘Ekonomi her şey demektir’ ,‘Zamanımız tamamen bir iktisat devrinden başka bir şey değildir’ diyen Atatürk, ekonominin çarklarını döndürmek için devlet müdahalesinin önemini Keynes’ten de önce görmüştür” ifadesinde bulundu.