Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Bilinçli Gençler Topluluğu tarafından hazırlanan, Mevlana’nın 22. kuşaktan torunu Dr. Esin Çelebi Bayru’nun konuşmacı olarak katıldığı “Mevlana’yı Anma” adlı konferans GAÜN Eğitim Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Konferansın öncesinde Neyzen Mehmet Yılmaz, TRT ve Radyo Zeugma Türk Sanat Musikisi “Yıldızlı Semalar” radyo programcısı Sanatçısı Nuri Öksün tarafından ney ve şiir dinletisi sunuldu.
Konuşmasında Hz. Mevlana’nın hayatından kesitler sunan Dr. Esin Çelebi Bayru, Hz. Mevlana’nın çok küçük yaşlarda babasının derslerine başladığını, Allah yolunda hakikatleri ve sırları bulmaya çalıştığını ifade etti.
Hz. Mevlana’nın Türkçe’nin yanı sıra Arapça, Farsça, Halk Rumcası, eski yunanca dillerini öğrendiğini belirten Dr. Esin Çelebi Bayru, “İslam dini ile birlikte diğer dinleri incelemiş, tarihten, tıp ilmine kadar pek çok bilgi eğitimi önce babasından sonra Seyyid Burhaneddin Tirmizi’den ve devrin kıymetli alimlerinden almıştır. Bu bilgileri medreselerde yüzlerce öğrenciye aktarmıştır” dedi.
Sunumunda Hz. Mevlana’nın eserlerinden örnekler sunan Dr. Esin Çelebi Bayru, Hz. Mevlana’nın eserlerinde kendi ile barışık, huzurlu, Allah’ın kendisine verdiği maddi ve manevi güzelliklerin farkında olan ona şükreden, zorluklar karşısında nasıl düşünüp hareket edeceğini bilen, hoş görülü, sevgi dolu bir insan olabilmenin yollarını anlattığını ifade etti.
Dr. Esin Çelebi Bayru, Mevlevihanelerin Hz. Mevlana’nın düşüncelerinin anlatıldığı dini ve edebi bilgiler yanında Arapça, Farsça dillerini öğreten filoloji, müzik eğitimi veren birer konservatuar ve güzel sanatların çeşitli dallarında birer akademi gibi sanat eğitimi de veren okullar olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mevlevilik denince akla gelen sema Mevleviliğin bir sembolü olmuştur. Musiki ile bütünleşen ve kurallara bağlanan dönme hareketi daha tesirli, görkemli ve daha ruha hitap eder bir hale gelmiştir”
Bilinçli Gençler Topluluğu Başkanı Aytekin Nam, hocaların kendilerini yetiştirme tarzının Hz. Mevlana’nın insancıl anlayışıyla örtüştüğünü ifade ederek, “Bu anlayışı meslek hayatımıza ve yaşamımıza yansıtabilirsek Hz. Mevlana’yı ve onun hoşgörüsünü yaşatmış olacağımıza inanıyoruz” dedi.