Gaziantep Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü tarafından, Atatürk Kültür Merkezi’nde “Haçin Katliamı” ve “1915′te Ermeni Olmak, 1915′te Türk Olmak” adlı panel düzenlendi.
Atatürkçü Düşünce Kulübü Akademik Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Celal Pekdoğan’ın başkanlığında gerçekleşen panele, Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Arslan ve Araştırmacı – Yazar Cezmi Yurtsever konuşmacı olarak katıldı. Ermeni sorunu diye bir şey olmadığını söyleyen Pekdoğan, bunun geçmiş yıllarda çözüme kavuşturulduğunu belirtti.
Pekdoğan, “Ermeni sorunu diye gündeme taşınan bu konu aslında bir ermeni konusudur. Ermeni sorunu Ermenistan ile Türkiye Cumhuriyeti arasında bir sorun olarak gözükmemiştir. Çünkü geçmişte yapılan Gümrü ve Kars antlaşmalarıyla bu sorun çözüme kavuşturulmuş, sınırlar belirlenmiştir. Bu antlaşmalar ile Ermeniler Doğu Anadolu’daki düşüncelerinden vazgeçmişlerdir. Ermeniler daha sonra bir araya gelerek yaptıkları toplantı sonucunda ‘biz Lozan Antlaşmasında azınlık olarak görülmeyi kabul etmiyoruz’ diyerek azınlık haklarından vazgeçmişlerdir. Bunların hepsi belgelere dayalıdır” diye konuştu.
Asıl Ermeni kurbanının Türkler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Arslan, “1914 yılı nüfus sayımlarında nüfusu 1 milyon 293 bin olan Ermeniler, Osmanlının 24 Nisan 1915’te 1,5 milyon Ermeni’yi savunmasız bir şekilde öldürdüğünü iddia ediyorlar. Hâlbuki tarihe bakıldığında onların savunmasız olmadıkları tam tersine Türkleri vahşice öldürdükleri yazmaktadır. Olaylar sırasında Ermenilerin hiçbir şekilde zarar görmedikleri bütün kötü şeyleri Türklere ve Müslümanlara yaptıkları açıktır. Ermeniler tüm vahşetlerini sonbahardan kışa girerken yapmışlardır. İnsanları bu kadar acımasızca öldüren bir toplum, nasıl olurda şimdi bir soykırımdan bahsedebilir” ifadesinde bulundu.
Milletlerin tarihlerini araştırması gerektiğine dikkat çeken Araştırmacı – Yazar Cezmi Yurtsever, “Geçmişte askerlerimize fazla ilaç vererek gözlerini kör eden bir toplum, nasıl olur da sözde soykırımdan bahsedebilir. Anzaklar Toros Dağlarına anıt dikerken, bizler on binlerce şehidimizi bir anda unutuyoruz. Osmanlı’ya en büyük darbeyi 19. yüzyılda Amerika vurmuştur. Amerikalılar o dönemde okullar açıyor. Amaçları okullarda eğitim vermekten çok, siyasi amaçlı olarak Amerikan kültürünü yaygınlaştırmak. Atatürk o dönemde ‘çok kaybımız oldu ama biz savaşmaktan pişman değiliz. Her zaman mücadeleye varız’ diyerek Türklerin ne kadar cesur olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir” şeklinde konuştu.
Programın açılışında konuşan Atatürkçü Düşüncü Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Murat Karadaş, Ermenilerin sözde soykırım iddialarıyla Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak istediklerini belirterek, “Özellikle 18. yüzyıldan bu yana dünyayı istedikleri gibi bölüp şekillendiren, sınırlar çizen, geri kalmış ülkelerin doğal kaynaklarını sömüren batılı emperyalist güçler, İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyanın en şiddetli insan hakları savunucusu kesilmişlerdir. Tarih geç de olsa gereken mahkemeyi kurar. Bugün Türkiye’yi sözde soykırım suçlarıyla yargılamaya çalışanlar, gün gelecek sanık sandalyesine oturtulacak ve yüzlerce yıllık sömürülerinin katliamlarının hesabını bir bir vereceklerdir” ifadesinde bulundu.