Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı tarafından, Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’nda, Sanatçı Asım Kuzuluk’un konuşmacı olarak katıldığı, “Barak Kültürü” üzerine söyleşi gerçekleştirildi.
Köy kültürüyle büyüdüğünü ve Antakya dolaylarında yetiştiğini söyleyen Asım Kuzuluk, Antakya ve çevresinde kültür bakımından çok büyük bir rezervin bulunduğunu belirterek, bölgenin uzun havaları üzerine uzun yıllardır çalışma yaptığını vurguladı.
Kuzuluk, “Elbette ki Ege’de, Karadeniz’de de çok güzel kültürler var. Fakat ben bu bölgede yetiştiğim için bölgenin eserlerini duyurma gerekliliğini hissettim. Barak havalarında, insanlara güzel, kaliteli örnekler sunarsanız daha çok haz alınır. Şimdilerde ise bütün Anadolu 3 – 5 tane barak havasına maruz bırakıldı. Hâlbuki çok sayıda barak havası eseri var. Ben sizin gibi müzik eğitimi almadım, sadece icra ediyorum. Bunları gün ışığına çıkaracak olan sizlersiniz. Çünkü sizler işin kaynağındasınız. Ne olursa olsun yetiştiğiniz bölgeyi ihmal ve inkâr etmeyin” şeklinde konuştu.
Kültürel bağın önemine değinen Kuzuluk, eseri ruhunda yakalamanın çok önemli olduğunu söyledi. Kuzuluk, “Barak havaları bugüne kadar çok az sayıda örnekle duyurulmuş. Benim amacım bu sayıyı arttırmak. Şu ana kadar 19 tane barak havasını icra ettim. Hedefim bunu 25’e çıkartmak. Tabi bu da yeterli değil. Benim bıraktığım yerden sizler devam edeceksiniz” ifadesinde bulundu.
Uzun hava okurken dilin anlaşılabilir olması gerektiğine dikkat çeken Kuzuluk, “Barak’ta, dil çok önemlidir. Eser içerisinde ana ile anneyi yerinde kullanmak gerekir. Tane tane, anlamlı bir şekilde yerel dilin kullanılması gerektiğine inanıyorum. Halk edebiyatındaki üslup hiç bir zaman bozulmamalıdır” diye konuştu.
Günümüzde taşıyıcı, besleyici unsurların kalmadığını belirten Kuzuluk, tek taşıyıcıların abdallar olduğunu ve abdallara sahip çıkılması gerektiğini söyleyerek, müzik ile ilgili araştırma yaparken tek kaynağının abdallar olduğunu ifade etti.
“Mahalli olmadan halk müziği sanatçısı olunmaz” diyen Üniversitemiz Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Müdür Yardımcısı Sanatçı Öğretim Elemanı Savaş Ekici, “Barak kültürü alt yapısının güçlü olmasıyla beraber çok zengin bir kültüre sahiptir. Bu tür şeyler parmak izi gibidir. Yani o şey o bölgeye aittir. Mesela, kimi barak havaları Gaziantep yöresine, kimileri ise Çukurova yöresine aittir. Nasıl ki her çiçeğin kokusu farklıysa, eserlerde de bölgelere göre değişkenlik gösterir. Barak Türkmenleri göçebe yaşayan, savaşçı topluluklardır. Barak müzik kültürünü sadece Gaziantep ile sınırlı tutmak doğru değildir, çünkü her yerde mevcuttur. Nasıl durgun bir suya taş attığınızda su dalga dalga yayılırsa barakta o şekilde yayılmıştır” şeklinde konuştu.