Gaziantep Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü tarafından düzenlenen “Küreselleşmenin bir boyutu olarak kültür, çağdaş sosyoloji için sorundur” adlı konferansa Dr. Gerhard Steingress konuşmacı olarak katıldı.
Sosyolojinin sanayileşmiş toplumlarla birlikte ortaya çıkan bir disiplin dalı olduğunu söyleyen Steingress, 20. yüzyılla birlikte sosyolojinin, küresel toplumların sosyolojisine uymak zorunda kaldığını belirtti. Steingress, bu zorunluluğun 1960’lı yıllardan bu yana bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ortaya çıkardığı bir sonuç olduğunu ifade etti.
Steingress, “Yeni sosyoloji bir öncekilerden farklıdır. Çünkü gerçekler değişmiştir. Çağdaş sosyoloji birtakım gerçeklerle yüzleşmek zorundadır. Sosyoloji modern toplumların ve modernleşmenin önemli bir birimidir. Sosyolojinin tarihine baktığımız zaman toplumun kendisini ulusal değerlerle eşdeğer tuttuğunu görüyoruz. Toplumsal olgu dediğimiz şey, öncelikle ulusal toplulukların üzerinden çalışıyordu. Öte yandan bununla kalmayıp çalıştığı nesnenin bir parçası haline geldi. Yani toplumu kendisiyle özdeşleştirdi. Sosyoloji bu dönemde sanayileşmekte olan ülkeler üzerine yoğunlaştı” şeklinde konuştu.
Modernleşmenin sosyo – ekonomik bir mantık içinde, küreselleşmeyi de meydana getirdiğini vurgulayan Steingress, sosyolojik konseptlerin realist konseptler olduğunu söyledi. Steingress, “Marx ve Weber’in söylediği gibi toplumlar kapitalist bir yapı üretmiştir. Hem alt yapı hem de üst yapı ciddi değişikliklere uğramıştır. Fakat kapitalist sistemin mantığı değişmemiş, aynı kalmıştır. Her ne kadar küreselleşen toplum yeni bir tarih değilse de, özellikle toplum üzerinde değişikliklere sebep olmaktadır” ifadesinde bulundu.
1950 – 1970 yılları arasında sosyolojinin güçlerle karşılaştığını belirten Steingress, bunun bir değişim olduğunu söyledi. Sosyolojinin bilgi üretebilmek için kendisini yenilediğini vurgulayan Steingress, “Sosyolojiye baktığımız zaman kültürler adacık gibidir. Her toplumun kendisine ait bir kültürü vardır. Kültür, ulusların biricikliğinin dışa vurumu olarak kabul edilmiştir. Geleneksel kültür kavramı, özcü bir kültüre sahiptir. Bu özcü kültür kavramı daha sonra milliyetçi kültür kavramı haline gelmiştir” diye konuştu.
Modern toplumların, diğer toplumlarla ilişki içerisinde olduğu için geliştiğini söyleyen Steingress, “Farklılıklar içerisinde birlik aracılığıyla toplumlar aralarındaki ilişkiyi mutlaka geliştirmelidir. Kültürlenme, bir kültüre yabancı kültürlerin entegre edilmesi anlamına gelir. Bu kendiliğinden devam eder. İnsanlar başka kültürlerden bir şeyler öğrenirlerse bu onları geliştirecektir. Kültürler arası kavram ise, iki ulus arasındaki kültür ilişkisini ifade eder. Festivaller, olimpiyatlar, erasmus gibi programlar buna örnektir. Bunların amacı, kültürler arasında anlaşma ve birbirleriyle yaşamayı öğrenmeleridir. Fakat bu çözüm değildir. Çünkü insanlar, kendi kültürleri dışında bir kültürü görürler, uygularlar ama bunu devam ettirmezler. Belli bir zaman sonra yine kendi kültürlerini yaşarlar” ifadesinde bulundu.