Gaziantep Üniversitesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’nda Fen – Edebiyat Fakültesi tarafından, “Sosyolojik Araştırmalarda Metodolojik Gelişmeler; Sınır Sosyolojisi” konulu konferans düzenlendi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neşe Özgen, metodolojinin sosyologlar için temel bir alan olduğunu söyledi. Sosyal bilimcileri ad takan ve bu taktıkları adı anlamlandıran kişiler olarak nitelendiren Özgen, sosyologların dış dünyayı en iyi şekilde anlayabilmek için sorular geliştirdiklerini belirtti.
Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırında yaptığı sosyolojik araştırmaları anlatan Özgen, araştırmalarırda sınır duygusu, sınırın algılanması, sınırın sosyo-kültürel ve ekonomik etkileri, sınırda yaşayabilmenin sosyolojisi gibi konuları araştırdığını söyledi.
Özgen, “Araştırmalarımda sınırın geçmişteki ve şimdiki etkileri, sosyo-kültürel yapı analizleri gibi çalışmalar yaptım. Ağasız köylerde sırtçılık yapan insanlar var. Bu insanlar yaptıkları her işi kendisi için yapıyor. Akrabalık bölünmüş ama taziye, düğün dışında da her an karşı karşıya ilişkileri var. Aslında temel ilişki göstergesi, insanların karşıda kalan tarlası için günübirlik pasavanla geçiş yapması. İnsanlar, sabah tarlaya gidip işlerini yaptıktan sonra, akşam evlerine dönüyorlar” şeklinde konuştu.
Yaptığı araştırmalarda zihin haritaları tekniğiyle, hatıraların hafızalardaki yerini ve iktidarın bağları üzerine bir yorumlama tekniği kullandığını belirten Özgen, görsel antropoloji ile sınırdaki insanların gündelik hayatta yaşadıklarıyla ilgili derin çalışmalar yaptığını ifade etti.
Sınırdan Türkiye’ye genellikle gaz, tuz, sigara kağıdı gibi eşyaların geldiğini vurgulayan Özgen, Türkiye’den ülke dışına ise pamuk, tütün, pekmez gibi eşyaların gittiğini kaydetti. 1952 – 1954 yılları arasında, sınırda mayın ve dikenli tel döneminin yaşandığını ifade eden Özgen, bu nedenle sınır olgusunun ilk kez farkına varıldığını ve sınıra her 50 metrede bir mayın döşendiğini söyledi.
Komisyonlar döneminde, ağalık sisteminin güç dengelerinin içine dahil olduğunu vurgulayan Özgen, “Bazı köyler kendi sistemleri içinde belirginleşerek anahtar köy konumuna geliyor. Akrabalık bölünmüş ve taziye, düğün dışında çok fazla alışveriş olmuyor. Ancak bunlar çok sık ve olağan. Evlenme karşıdan ve akraba arası yapılıyor. Ticaret yaparken genellikle akrabalar tercih ediliyor. Çünkü geçişlerde taraflar birbirine ihanet olursa hesaplaşma Türkiye’de yapılıyor” ifadesinde bulundu.