Gaziantep Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Konferans Salonu’nda, Endüstri Mühendisliği Bölümü tarafından verilen “Bulanık Sistem Mantığı” adlı konferansa, Toronto Üniversitesi ve TOBB-ETÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. İ. Burhan Tükşen konuşmacı olarak katıldı.
Bulanıklığın yok sayılmasının mümkün olmadığını söyleyen Türkşen, bulanık teorinin ortaya çıkardığı sonuçların bilginin yok edilmesini önlediğini belirtti. Bu teorinin çok esnek olduğunu vurgulayan Türkşen, “Bulanık teori gerçek hayata cevaptır. Mutlakıyet diye bir şey yoktur, bağlılık vardır. Siyahla beyaz arasında gri dediğimiz renkler vardır. Fakat grinin de dereceleri vardır. Bu da bir bulanıklık teorisidir” şeklinde konuştu.
Duruma, kültüre göre bulanıklığın tanımının değişebileceğini söyleyen Türkşen, trenlerde durmak için yapılan kontrol sisteminin de bulanık teori ile yakından ilişkili olduğunu kaydederek, “Her bir kuralı şekillerle değil, fonksiyonlarla ifade ediyorum” dedi.
Bulanık üyelik derecesinin olasılıkla hiçbir ilgisi olmadığını vurgulayan Türkşen, herhangi bir tanımın bir değer aralığına sığdırılmasının onun ne olduğunu ifade etmeyeceğini belirtti.
Türkşen, “Belirsizlik dediğimiz şeyin iki ayrı boyutunu keşfetmiş durumdayız. sıfır ile bir birçok şey anlatabilir ama bu bir araçtır. Bir kum tepesi düşünün. Bu tepeden 100 tane kum tanesi alıp çıkarttığımız zaman orası hala tepe şeklinde kalacaktır. İşte bu bulanıklığın derecesi olarak nitelendirilir” diye konuştu.
Klasik teoride bulanıklık yok diyen bilim adamlarının olduğunu savunan Türkşen, bulanık mantığa her zaman, pek çok alanda ihtiyacımız olduğunu belirtti. Bilim felsefesinin temelinde antoloji ve epistemoloji olduğunu söyeyen Türkşen, “Epistemolojide gerçek ifade edilmeye çalışılır. Bunun temelinde de bir takım aksiyonlar yaşanır. Matematikçiler, direk üyeliklerle bulanık fonksiyonları ifade ederken, bense üyelikler ve bulanıklarla birlikte esas gerçeğin üzerine gidiyorum. Antoloji de ise, bizim gerçekle olan pozisyonumuz nedir sorusu vardır. Kelimelerle gerçeği izah eden fikirler nelerdir diye sormamız gerekiyor. Hangi ifadelerle duygularımızı yerine getiriyoruz, gerçeğe ulaşmadaki kullandığımız kodlar nelerdir gibi sorular bulanıklık teorisinde sorulan sorulardır” ifadesinde bulundu.