Gaziantep Üniversitesi “10 Kasım Atatürk’ü Anma Etkinlikleri” çerçevesinde Nizip Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Yaşar Büyükoğlu tarafından, Atatürk Kültür Merkezi’nde “Atatürk İstismarcılığı” adlı konferans verildi.
Atatürk’ün Türkiye’nin en büyük ismi olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Büyükoğlu, bunun için özellikle son yıllarda bütün iç ve dış düşmanların onun ülkemizdeki nüfuz ve kudretinden faydalanmaya birinci derecede önem verdiklerini belirtti. Günümüzde karşımıza, Atatürk’ün ismine dayanan iki Atatürkçülük çıktığını ifade eden Büyükoğlu, bunlardan birinin doğru Atatürkçülük, diğerinin ise yanlış Atatürkçülük olduğunu vurguladı. Büyükoğlu, “Yanlış Atatürkçülük, en başta gerçekçilikten, sonra da sistemden, değerden ve kuvvetten mahrumdur. Onun için buna Atatürkçülük yerine Atatürk istismarcılığı demek daha yerinde olacaktır” diye konuştu.
Atatürk isminin yalnız bir çevre tarafından değil bir çok çevre tarafından istismar edildiğini söyleyen Büyükoğlu, “Atatürk istismarcılığı adı altında sıralayacağımız başlıca sapmaları şahıs Atatürkçülüğü, şekilci Atatürkçülük, fırsatçı Atatürkçülük, sistemi bozma Atatürkçülüğü şekilleri etrafında toplayabiliriz. Şahıs Atatürkçülüğü anlayışı Atatürk’ün şahsına karşı duyulan belirsiz bir romantizm ve daha doğrusu dogmatik bir alaka şeklinde tezahür etmektedir. Şekilci Atatürkçülüğü her şeyden önce bir şekil ve merasim meselesidir. Fırsatçı Atatürkçülük anlayışı ise, Atatürkçülüğün gerçek sistemi yerine, Atatürk’ün bu sistemi yerleştirirken doğru yolu bulmak için başvurduğu denemelere saplanıp kalmayı esas sayar” dedi.
Atatürk düşmanlığını Atatürk istismarcılığı ile aynı çerçevede ele alan Büyükoğlu, “Gerçekten Atatürk düşmanlığı da menfi bir Atatürk istismarıdır. Aynı zamanda bu istismar diğer istismar şekilleri gibi haksızlık ve yanlışlıkla doludur. Atatürk düşmanlığı, Atatürk’e muhalefet şeklinde, daha İstiklal Harbi’nde iken başlamıştır. Atatürk gibi bir önder için daha önce de birtakım kıskançlıkları, çekememezlikleri ve düşmanlıkları üzerine çekmesi normaldir. İstiklal mücadelesiyle beraber Atatürk, harekatın başına geçince, bu düşmanlıklar yavaş yavaş suyun yüzüne çıkmaya başlamıştır” şeklinde konuşarak, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olduğunu ve hiçbir devletin kendi varlığı süresince kurucusuna ters düşmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.