Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası Bölgesel Başkan Yardımcısı Shıgeo Katsu, Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ulrıh Zachau’in katıldığı “Global Economy And Crisis” adlı konferans Gaziantep Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Açılış konuşmasını yapan Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, konferansın gerek öğrenciler gerekse Üniversitemiz için çok faydalı olacağını dile getirdi. Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, dünyadaki ekonomik gelişmelerin yerinde tespiti ve incelenmesi amacıyla Devlet Bakanı Sayın Mehmet Şimşek ve Dünya Bankası yetkililerinin inceleme gezisine çıkarak, Üniversitemizi ziyaret ettiğini söyledi.
Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun toplantının açılış konuşmasında, Gaziantep’te yapılan görüşmeler sırasında, Üniversitemizde özellikle öğrencilerle sohbet havasında bir toplantı gerçekleştirmek istemelerinin büyük bir onur olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, “En etkili ağızlardan dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek, dünyadaki ve Türkiye’deki son gelişmeleri birinci ağızdan bilgilenmek açısından bakanımıza, Dünya Bankası’nın Türkiye temsilcisine, başkan yardımcısına yürekten teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu toplantıyı Gaziantep Üniversitesi’nde gerçekleştirmek istemeleri bizim için çok büyük mutluluktur. Bu toplantının çok faydalı olacağını düşünüyorum” dedi.
“Dünya Bankası ve IMF’inin dünyadaki fonksiyonunu” değerlendiren Dünya Bankası Bölgesel Başkan Yardımcısı Shıgeo Katsu, “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tesis edilmiş olan kurumlar bir taraftan makro ekonomik yerlerin tesis edilmesi ve bunun düzgün gelişmesi adına garanti etmek için, Uluslararası Para Fonu (IMF) kuruldu. Diğer taraftan da savaş sonrası dönemde yeniden yapılanma kaydederek üzerinde yoğun bir çalışmanın sonucunda Dünya Bankası kurulmuştur. Daha sonra Dünya Bankası kalkınmaya daha çok odaklanılacak şekilde yeniden yapılanma sürecinden geçmiştir. Özellikle 1950’nin sonunda ve 1960’ların başında Dünya Bankası açısından bakacak olursak, daha fazla kalkınmaya odaklı dağılımının başladığını görüyoruz. İlk ismi ‘Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası’ iken, Dünya Bankası’nın adı ve misyonu günümüzde küresel kalkınma finans ve bilgi ile beraber anılır hale geldi” şeklinde konuştu.
Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ulrıh Zachau, “Raporlar yazılırken analizler yapılırken Türkiye’de bir çok öğrenci, akademisyen ve işadamlarıyla görüşmeler yapıldı. Diğer ülke tecrübelerinden faydalanılarak, mezun olan öğrencilerin daha fazla sayılarda istihdam sektöründe yerini alabilmesi için, ne gibi öneriler getirilebilir onun üzerinde duruldu. Bir başka örnekle, Gaziantep’te ki Gülsan şirketine bakacak olursak; Dünya Bankası’nın ve Türk bankalarına tahsis etmiş olduğu paraların Türkiye’deki şirketlere aktarılması programından faydalanmıştır. Bu mali imkânlar alacağa yönelik olarak gösteren firmalara imkân tanımak için gündeme getirilmiştir. Bu program 2002 yılında gerçekleşmiştir. Gülsan’ın bu öneriden faydalanmasıyla görülüyor ki ihracatı üzerinde olumlu etkileri olmuştur. Yine özellikle KOBİ’ler üzerine çalışmayı umut ediyoruz. Aynı zamanda enerji etkinliğine dair ayrı bir etkinliğimiz var. Bu çerçevede yenilenebilir enerji çalışmalarını desteklemeyi düşünüyoruz. Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi gibi enerji kaynaklarını ve hükümetinde enerji politikasını destekliyoruz. Ayrıca sağlık, eğitim, çevre gibi alanlarda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
Konut talebi ve bunun ekonomiyle olan ilişkisini anlatan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, “İçinde bulunduğumuz kriz aslında yani bu modern zamanların kredinin bir anlamda sönmesi sürecidir. Amerika 11 Eylül’den sonra faizleri çok aşağı çekti. Faizler 2004 – 2005 yılına kadar uzun bir süre eksiydi. Faizler çok düşük olunca konut talebi arttı. Konut talebi artınca da konut fiyatları da arttı. Bunun sonucunda ise, konut kredileri arttı. Tabi bir süre sonra kaygılar belirdi. Ve Merkez Bankası faizleri yükseltmeye başladı. Böyle olunca ödemelerde zorlanmalar yaşandı. Sonrasında ise haciz gibi ödeyememe durumu ortaya çıkınca sorunlar başladı. Bunun Amerika ve Türkiye ile ne bağlantısı var diye sorarsanız, Amerika konut ihraç etmiyor ama bu konut kredilerini paketlemişler. Ve bu konut kredileri ile bir portföy oluşturmuşlar onun üzerine menkul kıymetler çıkartmışlar ve o menkul kıymetleri dünyanın her tarafına ihraç etmişler. Konutlarda hacizler başlayıp, konut piyasası çökünce fonu alan bankalar bu aldıkları menkul kıymetlerin piyasa değeri çökünce, sermaye eriyince, tabi ki gelinen noktaya geldik” ifadesinde bulundu.