Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sacide Pehlivan, Üniversitemiz Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Birimi tarafından desteklenen “Biyonet: Biyobankalama Etkinlikleriyle Ulusal Ağa Katılma (Güneydoğu Anadolu Ayağı)” adlı projesi hakkında bilgi verdi.
Genomik ve proteomik teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin tanı ve tedavi yöntemlerinde yeni yaklaşımları da beraberinde getirdiğini söyleyen Doç. Dr. Pehlivan, insan doku örneklerinin klinik bilgilerle birlikte etik ve hukuksal standartlara uygun şekilde bankalanmasının sadece tanı açısından değil biyomedikal araştırmalar açısından da oldukça önemli olduğunu belirtti.
Türkiye’deki DNA bankalarından dördüncüsünün Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bulunduğunu söyleyen Doç. Dr. Pehlivan, bankalanan örneklere ait tüm bilgiler sadece yetkili kişilerin erişebileceği şifreli bilgisayarlarda ve kilitli dolaplarda saklandığını söyledi. Doç. Dr. Pehlivan, “Mevcut biyobankaların büyük bir kısmı, üniversiteler veya araştırma merkezleri bünyesinde belirli bir hastalığa özgü oluşturulmuş birkaç yüz yıl ile birkaç bin örneğin depolandığı küçük biyolojik örnek arşivleridir. Epidemiyolojik çalışmalara yönelik kurulan biyobankaların yanı sıra, bazı ülkelerde büyük çapta populasyon spesifik biyobankalar oluşturulmakta ve bu sayede daha geniş yelpazede sağlık problemi ile ilgili araştırma alt yapısı sağlanmaktadır” ifadesinde bulundu.
Kan, kemik, kıkırdak, kemik iliği, deri, embriyo, korneanın doku bankaları içerisinde en yaygın olan DNA bankaları olduğunu ifade eden Doç. Dr. Pehlivan, DNA bankalarının doku, hücre, transforme edilmiş hücre, izole edilmiş DNA / cDNA’nın ileriki bir tarihte analizini gerçekleştirmek amacı ile uzun süreli depolanan üniteler olduğunu söyledi.
Pehlivan, “Bankalanan örneklerin araştırmalarda kullanılması ile hastalık genlerinin tanımlanması, yeni tedavi modellerinin geliştirilmesi, hücre / gen tedavisi, ilaç tasarımı gibi konularda daha fazla bilgiye sahip olunacaktır. Doku örneklerinin nasıl elde edildiği ve işlendiği, hangi şartlarda transfer edilip saklandığı, ileride bu örneklerle yapılacak çalışmaların kalitesi ve güvenirliliği açısından son derece önemli bir konudur” dedi.
Depolanan örneklerle ilgili bilgiler ve DNA analizlerinden elde edilen verilerin veritabanlarında uzun süreli korunduğunu vurgulayan Doç. Dr. Pehlivan, gelecekteki çalışmalarda kullanılabilecek olan DNA Veri Bankaları’nı oluşturduklarını belirtti. Doç. Dr. Pehlivan, “DNA banklarının temel amacı; biyomedikal araştırmalar için yeterli sayıda ve uygun kalitede örneğin eldesi, yeniden örnekleme olmaksızın aynı örnekte çeşitli testlerin uygulanabilirliği ve yıllar boyunca gerektiğinde analizlerin tekrarlanabilmesine olanak sağlamaktır” ifadesinde bulundu.