Gaziantep Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ve Alman Kültür Merkezi Goethe Enstitüsü işbirliğiyle düzenlenen “Ankara’nın Kuruluşu ve Mimarlık Öyküsü” adlı konferansa Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esin Boyacıoğlu konuşmacı olarak katıldı.
Tarihinde yönetim merkezi olarak Ankara’nın dört kez görev yaptığına dikkat çeken Doç. Dr. Boyacıoğlu, Ankara’nın başkent ilan edildiğinde nüfusunun 20 – 25 bin civarında olduğunu belirtti. Doç. Dr. Boyacıoğlu, başkent olma yolunda ilk adımların 1924 yılında belediye örgütlenmesi ve planlanan inşaatların finansmanı için bir banka kurulması ile atıldığını söyledi.
Ankara’nın başkent olma öyküsünü anlatan Doç. Dr. Boyacıoğlu, “Ankara’nın başkent olarak ilanını, o dönemde süre giden Kurtuluş Savaşını ve bu Kurtuluş Savaşı nedeniyle alınan stratejik kararların yanı sıra Osmanlı İmparatorluğunun manevi ve fiziksel yükünden bağımsız yeni bir ulusal cumhuriyet kurma amacı da etkilemiştir” diye konuştu.
Doç. Dr. Boyacıoğlu, “İstanbul ve İstanbul’un getirdiği bütün Osmanlı gelenek ve sembollerini bir kenara bırakıp Anadolu’nun coğrafi merkezi sayılabilecek bir konumda bir kenti başkent olarak seçmekle bu amacın mümkün olacağı düşünülmüştür. Bu nedenle yüzyıllardır başkent olan İstanbul bir kenara bırakılmış, onun yerine Ankara yeni başkent olarak ilan edilmiştir” şeklinde konuştu.
Ankara’nın 3 bin yıla uzanan eski bir yerleşim olduğunun bilindiği belirten Doç. Dr. Boyacıoğlu, “Batılılaşma süreci o sırada Osmanlı içinde bir hayli ilerlemekle birlikte çoğunlukla İstanbul kentiyle sınırlı kalmış, bütün imparatorluğa yayılmamıştı. Dolayısıyla yeniden tasarlanan modernleşme hareketi Anadolu için ve bu küçük yerleşim için yeni sayılabilecek bir kavramdı. Bu anlamda Ankara geçmişin yükünü taşımayan boş bir sayfa olarak ele almaya müsait bir yerleşim alanıdır” ifadesinde bulundu.